• 0232 290 91 35 [ info@koldayklinik.com ]

    KOLDAY KLİNİK

    Kadın Sağlığı, Doğum ve İnfertilite Klinik

    HİZMETLER

    Infertilite-Kısırlık
    Kadına Ait Nedenler ve Tedavisi

    Yumurtlama bozuklukları

    Yumurtlama bozukluklarını 3 grup ta inceleyebiliriz. Bunlardan ilki hipogonadtropik hipogonadism adı verilen ve beyinden salgılanıp yumurtalıkları idare eden hormonların yetersiz olmasından kaynaklanan bir durumdur.  Tedavisinde beyinden salgılanan hormonların enjeksiyonlar ile yerine konması gerekir. Bu kadınlarda tedavi öncesinde bir beyin MR’ı çekilmesi ve prolaktin ölçümleri yapılması gereklidir.  Bir diğer grup yumurtlama bozukluğu hipergonadotropik hipogonadism olarak adlandırılan ve yumurtalık içindeki yumurtaların erken tükenmesine bağlı olan durumdur.  Halk arasında erken menopoz olarak da bilinir.  Çocuk sahibi olabilmek için bilinen bir tedavisi yoktur.  Ancak yumurta bağışı ile gebe kalınabilir.

    Kadınlarda en sık rastlanan hormon bozukluğu polikistik over sendromudur. Nedeni tam olarak bilinmez. Yumurtalıklarda gelişmeye başlamış ama gelişme potansiyelini tamamlayamamış preantral folikül dediğimiz yapıların çevresel dizilimi ve aşırı erkeklik hormonu salgılayan stroma adı verilen tabakanın kalınlaşması ile karakterizedir.

    Polikistik over sendromunun, kız çocuğunun anne karnında olduğu dönemden itibaren beyindeki hormonların birtakım faktörler nedeni ile yanlış programlanması sonucunda ortaya çıkabileceği söylenirken, yanlış beslenme, aşırı kilo alma gibi problemlerinde hastalığı tetikleyebileceği ifade edilmiştir. Ancak hastalık tipik olarak genç kızlarda ve genellikle ergenlik döneminde ortaya çıkar. Polikistik over sendromlu kızlar genellikle şişmandır, tüylenme ve saçlarda dökülme ve sivilceleşme söz konusudur. Menopoza kadar düzelmeyen bir hastalıktır. Hastalığı ortadan kaldıracak bir tedavi yöntemi yoktur. Tedavi belirtilere yöneliktir.  Bir kadının polikistik over sendromu hastalığından kurtulabilmesi için yumurtalıkların ikisini de alınması gerekir.  Bu durum söz konusu olamayacağından, hastalığın semptomları tedavi edilmelidir.  Hastanın tedavisindeki en önemli ve birinci basamak kilonun kontrol altına alınması ve kilo verdirilmesidir. Polikistik over sendromlu kadınlar biraz daha zor kilo verirler.

    Bir hormon bozukluğunun neden olduğu kilo alımı söz konusu ise diyetlerin buna yönelik olarak programlaması gerekir. Özellikle kadınlarda polikistik over sendromu aşırı kilo alımı ile ilgili olduğu için, spesifik olarak araştırılması ve buna yönelik olarak bir takım tedavilerin uygulanması önemlidir.

    Kadınlardaki kilo alımı ve yağlanmayı biz ikiye ayırabiliriz. Bunlardan ilki elma tipi olarak tabir edilen kilo alımının karın çevresi ve üst gövdede olması, bacakların ve kalçaların ise ince olması durumudur. İkinci tür kilo alımı tipi ise armut tipi olarak tabir edilen kalçalarda ve bacaklarda olan şişmanlıktır, gövde incedir. Kozmetik olarak bakıldığı zaman elma tipi obezitenin gizlenmesi daha basit olmasına rağmen, beraberinde getirdiği sağlık sorunları açısından daha kötüdür. Çünkü erkek tipi olan bu yağlanma yüksek kolesterol oranları ile seyreder. Polikistik over sendromlu kadınlarda kilo alımı elma tipindedir.

    Polikistik over sendromunun bulgularından biri de cilt değişlikleridir. Yani saç dökülmesi, yağlanma, sivilcelenme gibi şikayetlerdir. Bu cilt değişikliklerinin tedavisinde anti-adrojenler (erkeklik hormonlarını baskılayan ilaçlar) kullanılması gerekir.   Polikistik over sendromunun diğer bir bulgusu ise yumurtlamanın seyrek veya hiç olmamasına bağlı adet düzensizliği ve gebe kalmanın engellenmesidir. Henüz evlenmemiş veya çocuk sahibi olmak istemeyen kadınlarda bu adetler doğum kontrol hapları ile düzenlenebilir. Ancak çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarda, yumurtlamayı uyarıcı ilaçların kullanılması gerekir.

    Polikistik over sendromlu kadınlar uzun vadede birkaç yönden risk altındadırlar. Bunlardan bir tanesi kan yağlarının yüksek olmasına bağlı olarak bu kadınlarda ilerleyen yaşlarda koroner damar hastalıklarına yakalanma riskinin normal populasyona göre çok daha yüksek olmasıdır.  Ayrıca polikistik over sendromlu kadınlarda memede ve rahim içi tabakasında kanser oluşumu daha fazla görülmektedir. Ayrıca gebe kaldıklarında yüksek tansiyon ve gebelikteki gizli şekerin ortaya çıkma olasılığı daha yüksektir. Polikistik over sendromlu kadınlarda aynı zamanda menopozdan sonraki dönemlerde şeker hastası olma riski daha yüksektir.  Dolayısıyla hastalığın uzun vadeli etkilerinin de göz önüne alınması önemlidir. Bütün bu uzun vadeli riskler kilonun kontrol altına alınması, kilo kaybı ve doğru beslenme ile en aza indirgenebilir.

    Tüp Tıkanıklıkları

    Tüpler genellikle enfeksiyonlara bağlı olarak tıkanır. Bu enfeksiyonların neredeyse tamamı ise cinsel yolla bulaşan mikroplar ile olur.  Bu mikroplardan en önemlileri gonore (bel soğukluğu) ve klamidyadır.  Türkiye de diğer bir önemli etken ise tüberkülozdur (verem hastalığı).  Tüberküloz mikrobu solunum yolu ile alındıktan sonra akciğerlere yerleşir ve buradan kan yolu ile tüplere gelerek tüpleri tahrip eder.  Bunların dışında geçirilmiş cerrahi müdahaleler (myom veya kist alınması veya endometriosis cerrahisi) sonucunda da tüpler tıkanabilir veya tüp-yumurtalık ilişkisi bozulabilir.  Çocuk sahibi olan kadınların aile planlaması yöntemi olarak tüp bağlanmasını seçtiği durumlarda da tüpler tıkalıdır.  Tüplerin tıkalı olduğu genlikle HSG adı verilen bir rahim-tüp filmi ile anlaşılır.  Tüplerin tıkalı olduğu anlaşıldıktan sonra tıkanıklık rahime bitişik bölgede ise doğrudan tüp bebek yapılması en uygunudur.  Mikro cerrahi ile tüpler açılabilse bile bu işlem daha zahmetli olup deneyimli cerrah gerektirir.  Tüpler eğer yumurtalığa yakın olan uçlarından tıkalı ise (hidrosalpinks) laparoskopi yapılması gerekir.  Laparoskopide tüpler açılmalı açılamıyorsa da alınmalıdır.  Hidrosalpinks şeklinde tıkalı tüplerin mevcudiyeti tüp bebek başarısını azaltmaktadır.  Bazı çalışmalarda hidrosalpinksi olan kadınlarda tüp bebek ile gebelik oranları yarı yarıya daha az bulunmuştur.

    Endometriosis: Rahim içini döşeyen endometrial hücrelerin rahim dışında yerleşerek üremesidir. Genellikle 35 yaşın üzerindeki kadınlarda görülür. Nedeni tam olarak belli değildir. En fazla rağbet gören teori retrograd menstruasyon teorisidir. Kadınlarda adet kanaması rahim iç tabakasını döşeyen hücrelerin dökülmesi ile olur. Bu hücrelerin bir kısmı da geriye doğru giderek tüplerden karın boşluğuna dökülür. Genelde bu hücreler vücudun defans mekanizmaları tarafından yok edilir. Ancak bazı kadınlarda bu mekanizmalar iyi çalışmaz ve endometrial hücreler karın zarı üzerine yerleşerek üremeye başlarlar. Endometriosis hastalığı en çok karın zarını ve yumurtalıkları tutar. Bunun dışında rahim ve kalın barsağın son bölümü olan rektum arasına yerleşerek rektovajinal septum endometriosisini oluşturur. Hastalık genelde ilerleyici bir karakter gösterir ve yaygınlığı ancak laparoskopi ile anlaşılır. Bulguları ağrı, kitle ve kısırlıktır.

    Yumurtalık içindeki endometriosis kistlerine endometrioma adı verilir.  Endometriomalar kısırlık ile beraber olduğunda laparsokopik olarak alınmaları gerekir. Laparoskopik endometrioma alınmasını takiben ilk 6 ay içinde kadınların yarısının gebe kalması beklenir. Gebe kalamayanlarda ise kadının yaşına bakılarak bir 6 aylık bekleme daha önerilebilir. Yaşın 35’in üzerinde olduğu durumlarda ise çok zaman kaybetmeden tüp bebeğe yönlendirilmelidir. Bazı durumlarda ise ileri derecede anatomi bozulmuş olabilir ve buna bağlı kendiliğinden gebelik şansı verilemez. Endometriosisin ileri derecede yaygın olduğu ve tüp ve yumurtalık ilişkisini bozduğu durumlarda zaman geçirmeden tüp bebek yapmak en uygunudur.

    Peritoneal endometriosis diye tabir edilen ve karın zarı üzerindeki endometriosis odaklarının ise tedavisinde laparoskopi ile koterizasyon veya lazer vaporizasyonu işlemleri uygulanabilir. Her iki tekniğin sonuçlar açısından farkı yoktur.  Rektovajinal septum endometriosisinde genellikle bu bölgeye yerleşmiş bir nodül bulunur. Ağrılı adet görme, ağrılı ilişki ve ağrılı dışarı çıkma en sık rastlanılan belirtilerdir. Laparoskopi ile nodülün alınması gerekir.  Bu ameliyat yüksek teknik deneyim gerektiren ve oldukça zor bir işlemdir.  Endometriosis tekrarlayabilen bir hastalıktır. Olguların yarısında cerrahi işlemi takiben hastalık tekrarlayabilir.

  • Infertilite (Kısırlık)

    Infertilite (Kısırlık)

    Genç bir kadının her menstrual siklusta düzenli cinsel ilişkide bulunduğu taktirde gebe kalma şansı %20'dir. Korunmayan çiftlerin bir çoğu ilk 6 ay iç... devamı
  • Kadına Ait Nedenler ve Tedavisi

    Kadına Ait Nedenler ve Tedavisi

    Kadın eşte ovulasyonun olmaması, endometriozis (karın içine kanamalar yapan bir hastalık), Fallop tüplerinin tıkalı olması ve rahimde myomların bulun... devamı
  • Erkeğe Ait Nedenler ve Tedavisi

    Erkeğe Ait Nedenler ve Tedavisi

    Erkek eşte sperm sayısının, hareketliliğinin veya normal yapıdaki spermlerin azalması veya menide hiç sperm olmaması infertilite nedenidir. Ayrıca ikt... devamı
  • Tedavinin Psikolojik Yanları

    Tedavinin Psikolojik Yanları

    Kısırlık tedavisi gören çiftlerin çoğu, çocuk sahibi olmak amacıyla görülen tedaviyi hem fiziksel, hem de duygusal açıdan büyük özveri gerektiren bir ... devamı
  • Stres ve Kısırlık

    Stres ve Kısırlık

    Üreme hormonlarını salgılayan hipofiz bezi duygusal değişikliklere ve strese son derece duyarlıdır. Stres adet sikluslarının düzenini bozar. Kısa süre... devamı
  • Tekrarlayan Düşükler

    Tekrarlayan Düşükler

    Gebeliğin 20. haftasından önce üç veya daha fazla kendiliğinden düşük olmasıdır. Çiftlerin yaklaşık %1-2 'sinde bu sorun vardır. Sebep olarak rahimle... devamı
  • HSG (rahim-kanal filmi)

    HSG (rahim-kanal filmi)

    Histerosalpingografi olarak adlandırılan radyolojik incelemede rahim ağzından içeriye verilen boyanın Fallop tüplerinden (yumurtalık kanallarından) ge... devamı
  • Aşılama (inseminasyon)

    Aşılama (inseminasyon)

    Aşılama veya tıbbi deyimi ile IUI özellikle erkeğe bağlı ve nedeni açıklanamamış kısırlık olgularında tüp bebek öncesinde tercih edilen tedavilerin... devamı
  • Azospermi (menide canlı hücre olmaması)

    Azospermi (menide canlı hücre olmaması)

    Menide hiç sperm olmamasına ise azospermi adı verilir. Azospermi spermleri dışarı taşıyan kanallardaki tıkanıklıklar veya testis içinde yapım bozukluğ... devamı
    • Gebelik & Doğum
      Kolday Klinik

      Gebelik & Doğum

    • Jinekoloji
      Kolday Klinik

      Jinekoloji

    • Infertilite-Kısırlık
      Kolday Klinik

      Infertilite-Kısırlık

    • Endoskopi
      Kolday Klinik

      Endoskopi

    • Tüp Bebek
      Kolday Klinik

      Tüp Bebek

    • Menopoz
      Kolday Klinik

      Menopoz

    Tüm Hakkı Saklıdır © 2015 - Kolday Klinik | Kadın Sağlığı, Doğum ve İnfertilite Klinik
    Tasarım & Uygulama: Aynur Uğurlu